Seri katillere yönelik saplantımız, medyada bu konuda sunulan içeriklerle daha da artıyor. Belgeseller, diziler ve filmler, bizleri seri katil hikayelerine çekiyor. Gerçek seri katiller bir yana, kurgusal karakterler de yaratıyoruz. Hannibal Lecter gibi karizmatik figürler, seri katil hayranlığımızı artırıyor.
Seri katil içeriklerini tüketmek bazen suçluluk duygusu da yaratıyor. Sonuçta, bu insanlar gerçek ve öldürdükleri kişilerin yakınları var. Nesiller boyu sürecek travmalara sahip olan bu yakınlar, katilin hayatını anlatan içeriklerin sıkça sunulmasını izliyor. Milyonlarca insan bu içerikleri merakla takip ediyor. Medyanın seri katilleri romantize ve dramatize etmesi, bazı insanların seri katil hayranlığının patolojik boyutlara ulaşması, bir şeylerin yanlış olduğunu gösteriyor. Jeffrey Dahmer, Richard Ramirez veya Ted Bundy gibi katillere gelen aşk mektupları ve evlilik teklifleri bu durumu özetliyor. Bu noktada kaçınılmaz soru şu: Seri katilleri neden bu kadar seviyoruz?
Seri katil tanımını açıklayalım.
Scott Ban’ın kitabında, seri katillerin üç temel özelliği bulunuyor:
En az üç kurban olacak,
Her cinayet farklı zaman ve mekanlarda gerçekleşecek,
Katil, cinayetler arasında bir sakinleşme evresi yaşayacak ve cinayetlerine ara verecek.
Bu tanım, seri katilleri diğer katillerden ayırıyor. Katliamcılar, bir kerede birden çok insanı öldürür ve genellikle belirli bir grup veya mekânı hedef alır. Katliamdan sonra kendilerini öldürürler veya polisler tarafından yakalanırlar. Örneğin, 1999’daki Columbine Lisesi saldırısında Eric Harris ve Dylan Klebold, okul arkadaşlarına karşı bir katliama girişmiş ve sonunda kendi hayatlarına son vermişlerdir.
“Spree killer” yani cümbüş katilleri, kısa sürede farklı bölgelerde cinayet işler. Katliamcılardan biraz daha seri katillere yakınlardır çünkü cinayetlerini farklı mekanlarda işlerler, ancak sakinleşme evresine sahip değillerdir. Devamlı cinnet haliyle cinayetler işlerler.
Kiralık katiller ise seri katillere benzer şekilde insanları belirli aralıklarla öldürür, ama farklı olarak kurbanları kendileri seçmez, parayı veren kişinin seçtiği kurbanı öldürürler. Seri katiller cinayet işleme hazları ile motive olurken, kiralık katiller para kazanmak için cinayet işlerler.
Seri katillerin sadece erkeklerden oluştuğu algısı yanlıştır. Amerika’da seri katillerin %17’si kadınken, toplam cinayetlerde kadın katillerin oranı %10’dur. Kadın seri katiller, cinayet motivasyonları ve yöntemleri açısından erkeklerden farklı olabilir. Örneğin, Aileen Wuornos, erkeklerden gördüğü istismar sonrası intikam almak amacıyla cinayet işlemiştir.
Seri katillerin sadece beyaz tenli olduğu algısı da yanlıştır. Siyahiler, seri katillerin yaklaşık %20’sini oluşturur. Jeffrey Dahmer’in siyahi kurbanları ve bu cinayetlerin basına yansıması, bu algının nedenlerinden biridir. Ancak istatistikler, seri katil cinayetlerinin %90’ının aynı etnik grup içinde gerçekleştiğini gösteriyor.
Seri katillerin toplumdan izole ve kimsesiz olduğu düşüncesi de yanlış. Çoğu seri katil, dışarıdan bakıldığında sıradan ve etkileyici kişilikler olabilir. Dennis Rader, 34 yıllık bir evlilik sürdürmüş ve iki çocuk babasıdır.
Bir diğer yanlış, tüm seri katillerin ya şeytani bir zekaya sahip ya da akıl hastası olduğu düşüncesidir. Ted Bundy veya Richard Ramirez gibi katiller, röportajlarında etkileyici konuşmalar yapabilirler, ancak çoğu zaman bu zeka değil, polislerin beceriksizliği nedeniyle yakalanamazlar. Seri katiller cinayetlerin yanlış olduğunu bilse de, bazen akıl hastası gibi davranarak ceza almaktan kurtulmaya çalışırlar.
Seri katiller cinayet işlemeden duramaz mı? Evet, bazıları yakalanana kadar cinayet işlemeye devam eder, ancak bazıları, başka aktivitelerden zevk alarak cinayet işlemeyi bırakabilirler. Örneğin, Dennis Rader, cinayet işleme motivasyonunu başka aktivitelerden sağlayarak 1992’den itibaren cinayet işlemediğini belirtmiştir.
Seri katiller olay yerinde ipucu bırakır mı? Aslında cinayet işledikçe deneyim kazanan seri katiller, daha az ipucu bırakırlar. Jeffrey Dahmer ve Joel Rifkin, ilk cinayetlerinin en zor olduğunu çünkü yakalanma korkularının yüksek olduğunu belirtmişlerdir.
Son efsane ise, seri katillerin kurbanlarının hep kadın olduğu düşüncesidir. Seri katil kurbanlarının %70’i kadın olsa da, erkekler de kurban olabilir. FBI dedektifleri, seri katili yakalamak için en büyük silah olarak kriminal profil oluşturmayı kullanırlar. Profil çıkarmada ilk adım, veri girişi; ikinci adım, katilin düşünce yapısını anlamak; üçüncü adım, değerlendirme; dördüncü adım, profil oluşturma; beşinci adım, araştırma; ve altıncı adım, tutuklama aşamalarını içerir.
Seri katillerin neden böyle olduklarına dair birçok sebep olabilir: çocukluk travmaları, aile içi istismar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı veya beyin travması. Ancak, her seri katil farklıdır ve psikopati genellikle bu kişilerin ortak özelliğidir. Psikopatlar, empati eksikliği, manipülatif tavırlar, sosyal cazibe, korkusuzluk ve dürtüsellik gibi özellikler taşır.
Sonuç olarak, seri katillerin merak edilmesinin sebebi, canavarlara olan ilgimizdir. Canavarlar, uyumsuz özelliklerin birleşimi ile oluşur ve bu yüzden insanlarda merak uyandırır. Seri katillere karşı olan merakımız, tehlikeli insanlara karşı bilgi edinme isteğimizle bağlantılıdır. Bu, zebra ve aslan örneğinde olduğu gibi, bilinmeyen ve tehlikeli kaynakları gözlemleme isteğiyle benzerlik gösterir.